24 Haziran 2008 Salı

Tuzla'daki İşçi Ölümleri

İnsan Kaynakları, salt özgeçmişler ya da performans formları üzerinden işletilen, şık hanımlarla beylerin gelişmeye açık nokları belirleyeme odaklandıkları, başarılı çalışanlara verilecek ödüller için sistemlerin konuşulduğu bir alan değildir. Olmamalıdır.

Ülkemiz gibi, insan hayatının ucuz olduğu, insana verilen değerin yerlerde süründüğü birçok az gelişmiş / gelişmekte olan ülkede olduğu gibi, başka ve daha mühim konular da vardır. İşçi sağlığı ve güvenliği bu tip konuların başında gelir. Her ne kadar bu konuyla ilgili yasa ve yönetmeliklerin dahi kağıt üzerinde kaldığını bilsem de bugünkü konu daha 'hayati': Tuzla Tersanesi'ndeki işçi ölümleri.

Yazılı ve görsel medyadan takip etmişsinizdir. Tuzla tersanesinde insanlar ölüyor, nedeni niçini nasılı bilinmeden. Daha kaç tanesini öleceğini ise kestiremiyoruz bile. İnsanlar sabah evlerinden tersaneye giderken arkada kendileri için merak ve endişe ile çarpan kalpler bırakıp yola çıkıyorlar.

Bunu insan kaynakları alanında çalışan tüm insanlar tartışmalıydı oysa.

Bu ölümlere sessiz kalmayanlardan, duyarlı insanların çektikleri bir belgesel var: 4857. Evet iş yasasının ismini vermişler belgesellerine. Detayları http://4857-belgesel.blogspot.com/ web sayfasından alabilirsiniz. Tanıtıcı bir yazıyı aşağıya yapıştırıyorum.


Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi’ni kuşbakışı görür.
Mezarlığın olduğu tepeden aşağı doğru inmeye başlayın. İşte solda geniş askeriye arazisi. Yemyeşil ve insandan arındırılmış. Sonra bıçakla kesilmişçesine betonarme apartmanlar başlar. Tuzla Havzası’nda çalışan işçilerin evleri, sabah yediden itibaren “dışarıda”, tersanelerde, deri sanayide, yan sanayide çalışanlar tarafından boşaltılır. Aile evlerinin arasına, ailelerin özlemi ve yataklarla doldurulmuş bekar odaları karışır. Tepe aşağı devam edin, geminin ufacık parçalarını üreten atölyeler, E5 İçmeler Köprüsü’nün dinmeyen gürültüsü, dört yol ağzındaki hiç boşalmayan amele pazarı, banliyö treninin sesi. İçmeler İstasyonu’nu geçin, işte neredeyse Türkiye’nin bütün tersaneleriyle bezeli
Aydınlı Koyu. Kırksekiz ayrı kapıdan her gün geçen işçiler, yüz insan boyu vinçler, saçlar, onları birleştiren hız ve terdir. Tersanelerin zaman birimi yere düşen izmarit, endişesi ölüm ve geçim, umudu ve derdi, hepimizin umudu ve derdidir. Tuzla Mezarlığı, Tersaneler Bölgesi’nin kuşbakışı görür.

Hiç yorum yok: