İş görüşmelerinin son aşaması iş teklifidir. Bir ya da bir kaç görüşme yapıldıktan sonra görev tanımı üzerindeki son ayrıntılar, beklentiler ve elbette ücret konusu gündeme gelir. Ücrete ilişkin beklentiği ilk görüşmenin sonunda almak en doğrusudur. "Bu pozisyon için beklediğiniz ücret düzeyi nedir?" sorusunun artık kemikleşmiş birkaç tane cevabı vardır. Bu cevaplar şirketin büyüklüğüne, adayın hala çalışıyor olup olmadığına, pozisyona ve hatta kişinin yetiştiği çevreye göre bile değişiklik gösterebilir:
"Sizin belirlediğiniz bir ücret vardır mutlaka..."
"Ben huzura ve kişisel gelişimime önem veriyorum..."
"Ben sizin hak edene gerekli ücreti vereceğinizi düşünüyorum, zaten kendimi gösterir hak ederim..."
"Eski maaşım X YTL, ondan az olmazsa memnun olurum..."
Elbette doğrudan beklentisini açık ve net ifade eden adaylar da vardır. Ancak bazı adaylar da kesinlikle bir düzey / aralık söylemeye yanaşmazlar. Düşünsenize emeğinizi değil arabanızı satıyorsunuz ve araba pazarında alıcı ile konuşurken "senin düşündüğün bir rakam vardır" diyorsunuz. Gerek yok.
Kişi kendi hayat standardını, beklentilerini, görevi, deneyim ve eğitimi durumunu gözden geçirmeli ve emeğinin karşılığı olduğunu düşündüğü ücreti söyleyebilmeli. Elbette bunun nokta atışı olmasına da gerek yok, bir aralık ya da yakın bir düzeyden de bahsedilebilir. Buradaki istisnai durum yeni bir pozisyonda deneyiminiz olmadığı bir alana talipseniz ortaya çıkar. Bunun dışındaki durumda istenilen ücretin ifade edilmesi hem İK'cın hem adayın işini kolaylaştıracaktır. Çünkü inanın birçok firmanın belirli bir ücret politikası yok. Başvurduğunuz pozisyon o şirkette yeni açılan bir pozisyonsa emsali dahi olmayabilir.
1 yorum:
Firmaların ücret politikası: "üniversite muzununa asgari ücret".
Yorum Gönder