15 Temmuz 2008 Salı

Şipşak Eğitim

İrili ufaklı tüm şirketlerde, hangi pozisyondan personelle konuşursanız koşunun ‘eğitim’in öneminden bahsedecektir. Eğitim bir önceliklendirme ve bütçe işi. Bu nedenle tüm şirketlerin bu konuya yeterince zaman ve bütçe ayırmadığını söylemek büyük bir farklılık olmayacak.

Ancak her eğitimin en iyi otellerin büyük ve tam donanımlı toplantı salonlarında yapılması, günlüğü bin dolarlarla ifade edilen faturalara dönüşmesi zorunlu olmasa gerek. Eğitim, hele hele teknik eğitimler pekala iş başında, iş yerinin bir köşesinde de verilebilir. Ekonomisini uzunca bir dönem loncalardaki usta-çırak ilişkisine dayandırarak devam ettirmiş bir geçmişe sahip bu ülkede, eğitim konusunun tam anlamıyla bugüne kadar neden verimli biçimde kullanılmadığına bakılmalı bence. En azından bazı işlerde…

Bu yazıyı klaveyeye almaya karar vermem restoranda yediğimiz bir yemek sonrası oldu. Servisin kötülüğünü geçtim, asgari müşteri beklentilerine duyarsız bir ortam vardı. Neredeyse kendimiz masa bulduk, zorla sipariş verdik, siparişimizin peşine düştük, hesabı iki kere hatırlattık vs.


Turizm işletmeciliği, turizmdeki ara personelin donanımı bir uzmanlık dalı. Ülkemizdeki birçok meslek lisesinde ya da ön lisans programında bu iş gereğince yerine getiriliyor. Ancak gerek bu okullardan mezun olan gençlerin farklı alanlara yönelmeleri gerekse ekonomik gerekçelerle restoranlarda görev yapan personelin herhangi bir eğitimden geçmediği de bir gerçek. Oysa size ‘hizmet’ sağlayan personele işletmeci ya da o işletmede istenilen yetkinliklere en yakın iş çıkaran personel tarafından; en azından ‘gülümseme’, ‘selamlama’, ‘şikayeti karşılama’, ‘müşteriyle sohbet’ gibi konularda eğitim / toplantı / deneyim aktarımı –adına ne derseniz!- yapılsa durum çok farklı olmaz mıydı? Böyle işletmeler olduğuna, hemen aklımıza geldiğine göre elbette önemli bir noktadan bahsediyoruz.

Düşünsenize her gelen müşteriye aynı sıcaklıkla ilgi gösteren, karşılama & sipariş alma esnasında göz teması ve seviyeli sıcaklığı elden bırakmayan, müşterisinin bir bakışından yemek hakkındaki yorumunu anlayabilecek garson ve komilerin olduğu bir mekanın başarısız olması mümkün müdür… Üstelik bu sonuca ulaşmak her gün en fazla bir saatlik bir eğitimle kısa sürede olur. Önce standartlar (gerçeklik anları) belirlenir, ardından bu aktarımı yapacak kişi konuları derler ve hergün bir saat için toplanan personele aktarım yapılır. Mekan ve eğitimci maliyeti sıfır! Sonrası sürekli tekrar, kontrol ve geri bildirim.

Bu süreci işleten mekanların hemen aklımıza gelmesi, kısa sürede isim yaparak, ‘salaş ama mükemmel’ ya da ‘pahalı ama değiyor’ değerlendirmelerine ulaşmaları tesadüf değil elbette.

Fark yaratmak kolay. Ancak önce mevcut şartlarda fark yaratmak için kafa yormak ve niyetli olmak gerekli.

Hiç yorum yok: