26 Haziran 2008 Perşembe

Kişisel Gelişim Olanağı

Herkeste bir gelişim isteği, eğitim alma arzusu. Birçok firmada keşke biz daha fazla eğitim alsak, şirket bizi neden bu tür eğitimlere göndermiyor, XXX konusunun eğitimini almamız lazım türü serzenişler duyuyoruz. Bunlardan en çok da yöneticilerin ve insan kaynakları bölümü çalışanlarının başı ağrıyor.

Gören de bilgi toplumunun tüm gereklerini yerine getirmiş bir ulus olduğumuzu düşünecek. Ortalama okuma ilk okul 3. Kişi başına düşen kitap adedinde küme düşmemeye oynuyoruz. Ancak gel gör ki işe giren herkes bir anda bilgi canavarı oluyor. Bilgiye aç, susamış halde, kurabiye canavarının kurabiyelere saldırışı gibi biz de eğitimlere saldırmak istiyoruz. Bütçe varsa ne âlâ, peki ya yoksa. O zaman şirketler, patronlar suçlu.


Mülakatlarda da sık sık karşıma geliyor, eminim siz de fark etmişsinizdir. Önceki iş yerinizden neden ayrıldınız sorusuna; kişisel ve/veya mesleki gelişimim için yeterince fırsat verilmedi diyor birçok aday. Peki sen ne yaptın bu dönemde? Öğrenme, deneyimleme fırsatlarına ne kadar açıktın? Örneğin interneti nasıl kullandın, kitapçıların kişisel gelişim raflarında hangi kitaplar gözüne çarptı sorularına tatminkâr bir cevap almak olası olmuyor. Yöneticisini, beraber çalıştığı iş arkadaşını yeni bir şeyler öğrenmek için zorlayan çok az. Google dendi mi herkesin aklına bir şey geliyor da kaç kişi bu arama motorunu bilgiyi bulmaya yönelik kullanılıyor orası ayrı bir tartışma konusu.

İK ile ilgili mail listesinde de aynı durum mevcut. Herkes örnek CV, örnek form, uygulama, sistem talep ediyor. Biz şöyle bir şey geliştirdik, bakıp öneri getirebilir misiniz diyen çok az, hatta yok. Bilgiyi hazır olarak istiyoruz sürekli.

Hiç yorum yok: