İnsan Kaynakları'nın Personel Yönetimi sonrası dönüşümü epeyce sancılı bir süreç olarak ortaya çıkmıştı. Halen belli büyüklükteki firmalar dışında da devam eden bir disiplin olarak yoluna devam ediyor. Sorunlar ortak, gücünü paylaşmak istemeyen patronlar, savunma refleksleri gelişen çalışanlar, daha önce kötü sistemleri ile yapılacak işlerin önüne set çekilmesine neden olan meslektaşlar...
Peki İnsan Kaynakları (İK) nedir? Uluslar arası ya da büyük ölçekli firmaların profesyonellerinin buluşup, üretimden uzak, basma kalıp bilgileri paylaştıkları zirvelerde tartışılan mıdır, yoksa bir işçinin ücret görüşmesini yapan muhasebecinin ilgi alanı mıdır? Amacı, kapsamı nedir?
İnsan kaynakları işçi (personel) ile işveren (patron) arasındaki mutluluk dengesini sağlamaya çalışan, özü insan olan, ölçümleme ve teknolojik yöntemlerden en fazla yararlanarak objektiflik ilkesini korumaya çalışan bir iş sahasıdır. Bilim değildir, teknikler bütünüdür.
Amacı ister işçi ister parton olsun mutlu insanlar yaratmaktır. Kalıpçı değildir, olamaz da. Zira uğraşısı insandır. Değişken, farklılıklar gösteren bir varlıkla uğraşan hangi disiplin kalıpçı olabilir ki? İnsan, üretim şekilleri, ekomomiler değişirken bunlarla uğraşan İnsan Kaynakları'nın değişim odaklı olması kaçınılamaz.
Sevgili İK'cılar; işimizin insan olduğunu unutmadan davranmak, sistem ve yaklaşım geliştirmek bizim ilk görevimizdir. Elindeki gücü, yönetim ve karar alma erkini kendi çıkarları ya da iktidarını pekiştirmek için kullanan İK bölümlerinin / çalışanlarının uzun süreli başarılı olması olası değildir.
Plazalarda haftasonunu geçirip, kitlelerden kaçan, havuz başında mojito içerken Sarıyer sahilden denize girenlere tiksintiyle bakan, kapıda güvenlik görevlisini görmezden gelip Genel Müdüre 32 diş gösterenden İK'cı olamaz.
1 yorum:
There are times to laugh, singing, silence and cry enjoy as it will not be long for us to discover and realize we catch up with our ages.
Yorum Gönder